GÜNEY FRANSA İSVİÇRE İTALYA TURU - Alpler`de Tren Keyfi

Havalimanın da rehberimizle buluşuyoruz. Check-in ve bagaj işlemlerimizi tamamladıktan sonra saat ……da ………uçağı ile İTALYA’nın gözde kentlerinden MİLANO’ya varıyoruz. Otelimizde keyifli bir kahvaltının ardından, Cenova Körfezi'ne konumlanmış olan ve adını taşıyan Cenova şehrine doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık 1 saatlik yolculuğun ardından, bu eski Ceneviz başkentine varıyoruz ve şehir turumuza başlıyoruz. İtalya'nın en büyük liman kentlerinden biri olan Cenova, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlüdür.

Şehir turumuz sırasında, İtalya'nın en büyük akvaryumu olan Cenova Akvaryumu'nu, Rönesans mimarisinin önemli bir örneği olan ve Donatello'nun ünlü heykelini barındıran San Lorenzo Katedrali'ni, Yeni Galata Deniz Müzesi'ni, Cenova Eski Şehir'i'ni, ünlü denizci Kristof Kolomb'un evini, Soprano Kapısı'nı, Ferrari Meydanı'nı, Dükler Sarayı'nı ve Cenova'nın tüccarlarının toplandığı Garibaldi Caddesi'ni ziyaret edeceğiz.

Rehberimizin bilgilendirici anlatımlarının ardından, serbest zamanın tadını çıkarabilirsiniz. Daha sonra tekrar buluşarak, Cenova'daki otelimize geçiyoruz. Konaklama için 4 yıldızlı Hotel Mercure Genoa San Biago gibi seçenekler sunulacaktır.

Otelimizde enfes bir sabah kahvaltısı aldıktan sonra, Fransa'yla çevrili, Vatikan'dan sonraki Dünya'nın en küçük ülkesi MONAKO'ya doğru yola koyuluyoruz. Bu küçük prensliğin ünlü Monte Carlo semtine vardığımızda, göz alıcı kumarhaneleri, gece hayatının ışıltısı ve dünyanın en zenginlerinin bulunduğu bu benzersiz yerin tadını çıkarabiliriz. Sainte De Vote Şapeli, Monako Katedrali, geçmişte Monako Prensi'nin ikametgahı olan Palais Princier, kumarhanelerin merkezi ve lüks yat limanı gibi önemli noktaları ziyaret ederek şehri daha yakından keşfediyoruz. Kısa bir serbest zamanın ardından, Cote d'Azur'un başkenti ve en çok ziyaret edilen şehri olan Nice'e hareket ediyoruz. "Güzel Nice" olarak da bilinen bu şehir, tarihi Eski Şehir Bölgesi (Vieux Nice), 11. yüzyılda inşa edilmiş olan Sainte Reparate Katedrali, ünlü sahil caddesi Promenade des Anglais (Anglicanlar Caddesi) ve 2015 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne dahil edilen sahil şeridi ile ünlüdür.

Turumuzun devamında, Fransız Rivierası'nın muhteşem sahil kasabalarını panoramik manzaralar eşliğinde gözlemleyerek, ünlü sahil şehri Cannes'a yol alıyoruz. M.Ö. 2. yüzyıla kadar uzanan köklü tarihiyle, uzun yıllar balıkçı kasabası olarak bilinse de 20. yüzyılda lüks otellerin, kumarhanelerin inşa edilmesiyle dünya zenginlerinin uğrak noktası haline gelmiştir. Aynı zamanda "Cannes Film Festivali" gibi dünyaca ünlü festivale ev sahipliği yapmaktadır. Cannes'a vardığımızda, Eski Şehir Merkezi (Le Suquet) ve Çarşı, ünlü Cannes Kongre - Festival Sarayı, kırmızı halısıyla ünlü Film Festivali'nin düzenlendiği Cannes Kongre - Festival Sarayı, dünya çapında ünlü markaların mağazalarının bulunduğu Sahil Boyu (Boulevard de la Croisette) gibi önemli yerleri rehberimizin anlatımlarıyla geziyoruz. Rehberimizin bilgilendirmelerinin ardından bu güzel şehrin tadını çıkarabileceğiniz kafe ve restoranlarında serbest zaman geçirme fırsatınız olacak. Tekrar buluştuğumuzda, Cannes yakınlarındaki otelimize yerleşmek üzere yola devam ediyoruz. Konaklama otelimizde gerçekleşecek.

Otelimizde leziz bir sabah kahvaltısının ardından Saint Paul de Vence adlı Ortaçağ kasabasını keşfetmek üzere yola çıkıyoruz. Yaklaşık bir saatlik keyifli bir yolculuktan sonra, Fransa sınırlarını geride bırakıp Akdeniz'e bakan İtalya kıyılarına doğru ilerliyoruz. Virajlı dar yolları tırmanarak, etkileyici malikaneler ve doğa harikası köylerle çevrili bu muhteşem kasabaya ulaşıyoruz. Tepeden kasabaya doğru yol aldıkça, tarihi surlar ve taş evler arasında adeta bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz.

Rehberimizin eşliğinde yürüyüş turumuza başlayarak, kasabanın tarihini ve öykülerini dinliyoruz. Saint Paul de Vence'deki turumuzun ardından, serbest zamanımızda kasabanın şirin dükkanlarını gezip, taş evlerin önündeki rengarenk çiçeklerin tadını çıkarabiliriz. Keyifli molamızın ardından, bizi bekleyen araca dönüyoruz ve bir sonraki durağımız olan San Remo'ya doğru yola çıkıyoruz. Bu bölge, Akdeniz manzarası, tarihi yapısı ve etkileyici konumuyla sizi büyüleyecek bir yerdir. Sultan Vahdettin ve İran Şahı Muhammed Ali Kaçar gibi önemli tarihi figürlerin yaşadığı ve sonrasında burada vefat ettiği San Remo'da, Alfred Nobel adını taşıyan Villa Nobel, Rus mimarisinden esinlenen Ortodoks Kilisesi, San Remo Casino ve Santa Tecla Kalesi gibi önemli yerleri görmek için yola koyuluyoruz.

Rehberimiz eşliğinde San Remo'daki müzik festivallerinin yapıldığı mekanı, Ariston Sineması'nı ziyaret ediyoruz ve Corso Giacomo Matteotti caddesinde sanatçıların eserleriyle ödüllendirildiği nişaneleri gözlemliyoruz. Serbest zaman sonrasında rehberimizle buluşuyor ve İtalya'nın kuzeyinde, Alpler ile çevrili olan Torino şehrine doğru yol alıyoruz. Şu anki sanayi şehri olmasına rağmen tarihi ünü ile tanınan Torino, adeta açık hava müzesi gibidir. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Torino Kraliyet Sarayı, Mole Antonelliana içinde yer alan Sinema Müzesi, San Giovanni Batista Katedrali, Rivoli Kalesi ve Palatine Kule'leri gibi tarihi yerleri görmek için fırsat buluyoruz. Serbest zamanımızı ünlü Via Roma Caddesi'nde geçirerek gezimizi tamamlıyor ve otelimize yerleşiyoruz. Konaklama için Torino'daki otelimize gidiyoruz. Konaklama için seçtiğimiz otel 4* Novotel Torino Corso Giulio Cesare veya benzeri bir otel olacak.

Sabah erken saatlerde harika bir kahvaltı aldıktan sonra Torino'dan ayrılıyoruz ve Raul Blanchard'ın "Fransız Alplerinin İncisi" olarak adlandırdığı, iki kanalın kıyısında yer alan ve "Alplerin Venedik'i" olarak ünlenen Annecy'e doğru yola çıkıyoruz. İtalya sınırını geçtikten sonra, Alp Dağları'nın büyüleyici manzaraları eşliğinde ilerliyoruz ve Annecy Gölü'nün kuzeyinde bulunan bu sevimli kasabaya varıyoruz. Renkli evleri, butik dükkanları, sanat galerileri, turkuaz gölü ve Venedik'e benzeyen kanalıyla adeta bir kartpostal gibi güzel Annecy'de, Old Town'u (eski şehir merkezi) keşfe çıkıyoruz. Şehirde bisiklet ve motosiklet sıklıkla kullanıldığından, rehberimizin rehberliğinde, renkli çiçekleriyle ünlü Thiou Köprüsü, eski hapishane olan Le Palais de l'Île Şatosu, Pont des Amours (aşıklar köprüsü) ve sokak sanatçılarıyla büyüleneceğimiz yürüyüş turumuza devam ediyoruz.

Harika manzaraları fotoğraflayabileceğimiz ve ünlü dondurmalardan tadabileceğimiz serbest zaman sonrasında İsviçre'nin ikinci büyük şehri olan ve Fransızca konuşulan Cenevre'ye doğru yola çıkıyoruz. CERN, Dünya Sağlık Örgütü, BM, UEFA ve FIFA gibi birçok ulusal kuruluşun merkezini barındıran Cenevre, 4000 yıllık tarihi, kültürü, doğası ile büyüleyici bir şehirdir. Şehir turumuzda, Katolik Kiliselerine rağmen öğretileriyle dikkat çeken John Calvin ile birlikte William Farel, Theodore de Beze ve John Knox'un heykeli Anıtı, Romanesk-gotik mimariye sahip St. Pierre Katedrali, Jardin Anglais (İngiliz Bahçesi), Çiçek Saati, Eski Şehir ve Kırık Sandalye Anıtı gibi yerleri ziyaret edeceğiz.

Panoramik turumuz sırasında Mont Blanc Köprüsü, Masion Tavel Evi, Arsenal Savaş Esirleri Antlaşması Belediye Binası, Büyük Tiyatro, Cenevre Konservatuarı, Raht Müzesi, Victoria Konser Salonu, BM Binası, CERN Laboratuvarı, Uluslararası Kızıl Haç ve Kızılay Müzesi, Patek Philippe Müzesi, Rhone Nehri'ni geçen Rousseau Adası gibi yerleri göreceğiz. Şehir turumuzun ardından Cenevre'nin Fransız sınırları içinde bulunan bölgesindeki otelimize yerleşiyoruz. Konaklama için seçtiğimiz otel 4* Novotel Annemasse Center Geneva Port veya benzeri bir otel olacak.

Otelde lezzetli bir sabah kahvaltısı aldıktan sonra, Cenevre Gölü'nün kıyısına konumlanmış İsviçre'nin dördüncü büyük şehri olan Lozan'a doğru yola çıkıyoruz. Bu şehir, tarihi boyunca birçok kültürü barındırmıştır ve özellikle Lozan Antlaşması'nın imzalandığı yer olarak tarihte önemli bir yere sahiptir. Şehir merkezini panoramik bir tur ile keşfetmek üzere rehberimiz eşliğinde şehri dolaşıyoruz. İki önemli antlaşmanın tarihi binalarını ve salonlarını geziyoruz ve bu tarihi dokuya tanıklık ediyoruz.

Daha sonra kısa molalarla Cenevre Gölü'nün kıyısına kurulu Montrö'ye doğru yola çıkıyoruz. Bu güzel şehir, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almıştır ve üzüm bağlarıyla ünlüdür. Chillon Şatosu, taş evler ve teras üzüm bağlarını rehberimizin anlatımları eşliğinde geziyoruz ve sonrasında kentin tadını çıkarabileceğimiz bir kahve molası veriyoruz.

Rehberimizin belirlediği saatte, dünyaca ünlü Golden Pass Treni ile unutulmaz bir yolculuğa başlıyoruz. İsviçre Alp eteklerinin büyüleyici manzaralarını sunan bu nostaljik tren, adeta bir eski film sahnesinde seyahat etmek gibidir.

Tren yolculuğumuzun ardından, Gravyer peyniri ve Nestle Çikolata Fabrikası ile ünlü olan, Ortaçağ'ın büyüleyici havasını koruyan Gruyere kasabasına ulaşıyoruz. Şehri keşfetmek için serbest zaman veriyoruz ve Ortaçağ şatosunu, Giger Müzesi'ni ve ilginç dekorasyonuyla ünlü Giger Bar'ı ziyaret edebilirsiniz. Ardından rehberimizle buluşarak Milano'daki otelimize dönüş yapıyoruz. Milano'da konaklayacağımız otel 4* İbis Milano Fiera Hotel veya benzeri bir otel olacak.

Sabah kahvaltının ardından, İtalya'nın ikinci büyük şehri olan Milano'nun merkezine doğru yola çıkıyoruz. Bu şehir, otomotivden moda ve sanata kadar birçok alanda önemli bir merkezdir. Şehri keşfetmek için Sforza Kalesi'ni ziyaret ederek başlıyoruz. Ardından, dünyanın en büyük ve tanınmış opera binalarından biri olan La Scala Tiyatrosu'nu, Milano'da uzun süre yaşamış olan Leonardo Da Vinci Anıtı ve Müzesi'ni görüyoruz. Ayrıca dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biri olan ve ünlü moda mağazalarına ev sahipliği yapan Vittorio Emanuele II Galerisi'ni ziyaret ediyoruz. Yürüyüş turumuzu, kentin merkezi meydanı olan Piazza Del Duomo'da yer alan Avrupa'nın dördüncü büyük katedrali olan Milano Katedrali'ni görerek tamamlıyoruz.

Serbest zamanın tadını çıkardıktan sonra rehberimizle buluşuyoruz. Ardından, İtalya'nın en büyük gölü olan Garda Gölü'ne doğru yola çıkıyoruz. Gölün kıyısında yer alan ve ünlü yazarların yaşadığı, limon bahçeleriyle çevrili Sirmione kasabasına ulaşıyoruz. Scaligero Kalesi'ni ziyaret ederek başlıyoruz. Kasabanın sokaklarında dolaşırken lüks yatlar, son model arabalar ve şık villaları göreceğiz. Ayrıca hediyelik eşya satıcıları, çiçeklerle süslenmiş taş evler ve şifalı sularıyla ünlü kaplıca tesislerini de görmek mümkün olacak.

Alp Dağları'nın muhteşem manzarası eşliğinde öğle yemeğimizi yedikten sonra, Milano'daki otelimize geri dönüş yapıyoruz ve Milano'daki otelimize yerleşiyoruz. Konaklama Milano'daki otelimizde olacak. 4 yıldızlı İbis Milano Fiera Hotel veya benzeri bir otelde konaklayacağız.

Doğanın güzellikleriyle çevrili bir günün başlangıcında otelde nefis bir kahvaltı ile güne başlıyoruz ve İsviçre Alpleri'nin eteklerinde yer alan Lugano'ya doğru yola çıkıyoruz. Bu güzel şehir, ünlü Lugano Gölü'nden adını almıştır. Şehrin tarihi binalarını ve keyifli restoranlarını görmek için bir fırsat buluyoruz. Rehberimizden gerekli bilgileri aldıktan sonra, dünya çapında ün kazanmış çikolataların tadını çıkarmak, ünlü İsviçre çakıları ve saatlerinden alışveriş yapmak için serbest zaman sunuyoruz. Lugano'da keyifli vakit geçirdikten sonra İsviçre'den ayrılıyoruz.

Alp Dağları'nın eteklerinde ilerlerken, İtalya'nın kuzey sınırından geçerek, Göller Bölgesi'ne doğru yaklaşık 45 dakikalık kısa bir yolculuk yapıyoruz. Bu unutulmaz doğa manzaralarının fotoğraflarını çekebileceğiniz yolculuğun ardından ülkenin en çok ilgi çeken doğal güzelliklerinden biri olan Como Gölü'ne varıyoruz. İtalyan ve dünya ünlülerinin villalarıyla süslenmiş bu gölün kıyılarında, Duomo Katedrali, Şehir Pazarı, Volta Müzesi ve gölün ortasına uzanan yürüyüş yolu gibi görülmeye değer yerleri ziyaret edebilirsiniz. Serbest zaman sırasında isteyen misafirlerimiz, Como Gölü Tekne ve Füniküler ile Brunate gezisine (ekstra) katılabilirler.

Gezimizin ve serbest zamanın tadını çıkardıktan sonra rehberimizle buluşuyoruz ve Milano'ya doğru yola çıkıyoruz. Konaklama Milano'daki otelimizde olacak. 4 yıldızlı İbis Milano Fiera Hotel veya benzeri bir otelde konaklayacağız.

Kahvaltı sonrasında, keyifli bir geziye veda etme zamanı geldi. Bugün, İtalya'nın ikinci büyük gölü olan ve Güney İsviçre'nin en büyük gölü olan Maggiore Gölü'nü gezmek için yola çıkıyoruz. Bu göl, Isola Madre (Ana Ada), Isola Bella (Güzel Ada) ve Isola dei Pescatori (Balıkçılar Adası) gibi adaları barındırır. Rehberimiz tarafından bu adalar hakkında bilgi alıyoruz, ardından yakınlarımızla keyifli zaman geçirmek için serbest zaman veriyoruz. İsteyen misafirler, rehberimiz eşliğinde özel mülkiyet alanına giren ancak bazılarına ziyaret izni olan adalardan biri olan Isola dei Pescatori (Balıkçılar Adası) adasına tekne gezintisine katılabilirler (ekstra ücretli).

Bu keyifli zamanın ardından, aracımıza dönüş yaparak, Londra’ya doğru yola çıkıyoruz. Hava Limanı'na varışımızın ardından, gerekli pasaport kontrolleri, bagaj işlemleri ve check-in işlemlerini tamamladıktan sonra, aktarmasız uçuğuyla Londra’ya dönüş uçuşumuzu gerçekleştiriyoruz. Başka bir Majesty Uk Travel organizasyonunda tekrar buluşmak üzere vedalaşıyoruz.